Gabriel 40 yaşında kendi halinde komediyle uğraşan bir adamdır. Yaşadığı şehrin yanı sıra hayatını da sevmeyen Gabriel için tek değerli şey yaptığı sanattır. Onsuz kendini bir hiç olarak kabul eder ve dünyasını o yapar. Her konuda kendini gösteren başarısızlığı onu depresif bir ruh haline sokmaktadır. Bir gün kız arkadaşı Leyre ona hiç akla gelmeyecek olan bir teklifte bulunur. İkisine ait bir bebek, hayatlarında tek eksik olan şey. Köpeği ile evde huzurlu bir hayat yaşadığını düşünen Gabriel için bu hayatındaki en büyük şeydir. Aynı eve taşınmış, aynı dili konuşmaya başlamış ve iyi anlaşıyorlardır. Bu sırada Gabriel’in işindeki yaratıcılığı artmış ve çevreye olan bakış açısı değişmiştir.